Ekonominin durağanlaştığı dönemlerde resesyon nedir sorusu sıklıkla gündeme gelmektedir. Özellikle; gayrisafi yurt içi hasıla (GYSH), istihdam, enflasyon, kişisel gelirlerin azalması gibi makroekonomik süreçleri etkileyen ve kriz işareti olarak algılanan bu durum temel tanımı itibariyle ekonomideki durgunluk dönemini ifade eder.
Durgunluk (Recession) ise ülke ekonomisine bir takım olumsuzluklar yaratır. Başta yerel para biriminin değerinin düşmesi, başka para birimlerinin değer kazanması, alım gücünün düşmesi ve özellikle işsizliğin artması gibi durumlar görülür. Dolayısıyla toplumun büyük çoğunluğu resesyondan önemli kayıplar yaşar. İçeriğimizle birlikte, resesyon ve resesyonun sonuçları üzerine eğilirken, kavram hakkında okuyucularımızı bilgilendirmeyi amaçladık.
Resesyon Nedir?
Resesyon, ekonomide önemli bir kavram olup genellikle bir ülkenin ekonomik faaliyetlerinde bir daralma dönemini ifade eder. Bu dönemde gayri safi yurt içi hasıla düşer, işsizlik oranı artar ve tüketim harcamaları azalır. Resesyonlar genellikle hızlı bir büyüme döneminden sonra ortaya çıkar ve çoğunlukla birkaç çeyrek boyunca sürebilir.
Resesyonun nedenleri karmaşık olabilir ve birden çok faktörün bir araya gelmesi sonucunda ortaya çıkabilir. Örneğin küresel finansal krizler, siyasi belirsizlikler, doğal afetler veya büyük bir şirketin iflası gibi durumlar resesyona yol açabilir. Bu faktörler ekonomide talep düşüşüne, ithalat, ihracat ve ticaret hacminde azalmaya, yatırım eksikliğine ve genel olarak ekonomik belirsizliğe neden olabilir.
Resesyon nedir sorusuna bir başka yanıt da; bir ekonominin genel olarak zayıflamasına ve iş döngüsünün düşüş aşamasına gelmesine işaret eder. Bu dönemde işletmeler genellikle üretimi azaltır, yeni işe alımları dondururlar veya işçi çıkarmalar yaparlar. Tüketiciler ise harcamalarını kısarak tasarrufa yönelirler.
Bu noktada resesyonun esasında her zaman olumsuz görülmediğinin de bilinmesi gerekir. Çünkü resesyonlar birçok ekonomist tarafından da ekonomik büyümenin normal bir parçası olarak kabul edilir. Ancak uzun süreli ve şiddetli resesyonlar, ekonomik sıkıntılara ve sosyal sorunlara yol açabilir. Bu nedenle hükumetler ve merkez bankaları genellikle ekonomiyi teşvik etmek ve resesyondan çıkmayı desteklemek için politika tedbirleri alırlar. Bu önlemler arasında faiz oranlarının düşürülmesi, mali teşviklerin sağlanması ve kamu harcamalarının artırılması gibi adımlar bulunabilir.
Her ülkede resesyon görülebileceği gibi daha çok gelişmekte olan ülkelerin ekonomilerinde bu duruma denk gelinmektedir. Resesyonlar ekonomik aktivitelerde geçici bir daralmayı ifade eder. İşsizlik, tüketim düşüşü ve genel ekonomik belirsizlik gibi olumsuz etkileri vardır.
Ancak ekonomik politikalar ve zamanla toparlanma beklentisiyle resesyonlar genellikle dönemsel olup ekonomiler zaman içinde kendini yenileyebilir ve yeniden büyüme sürecine girebilir. Resesyon ne kadar sürer sorusu için verili bir yanıt bulunamaz fakat bu ekonomideki durgunluk ve belirsizlik durumundan kurtulmak için rasyonel ve ciddi ekonomik politikaların izlenmesi gerekir.
Stagflasyon Nedir?
Stagflasyon aynı anda yaşanan enflasyon ile resesyon durumunu ifade eder. Bu terim, genellikle ekonomik büyümenin yavaşladığı veya gerilediği bir dönemde fiyatlar genel düzeyinin hızla yükseldiği ve işsizlik oranının arttığı bir durumu tanımlamak için kullanılır.
Normal şartlarda ekonomik büyüme dönemlerinde talep artar, üretim ve istihdam artar ve enflasyon oranları kontrol altında tutulabilir. Ancak stagflasyon durumunda ekonomik büyüme yerini gerilemeye bırakırken enflasyon oranları hala yüksek seviyelerde kalır veya artmaya devam eder.
Stagflasyon durumu oldukça karmaşık ve zorlu bir ekonomik sorundur çünkü normal politika araçları (örneğin, para politikası veya mali politika) genellikle bu durumu çözmekte etkisiz kalabilir.
Stagflasyon işletmelerin kar marjlarını sıkıştırırken, tüketici harcamalarını da azaltabilir ve ekonomiyi daha fazla yavaşlatabilir. Stagflasyon genellikle arz şoklarına, enerji fiyatlarındaki ani artışlara veya ekonomik yapısal sorunlara bağlı olarak ortaya çıkabilir. Bu durum ortaya çıktığında ise kısa sürede durumdan kurtulmak için alınacak önlemler yetersiz kalabilir.
Resesyon Olursa Ne Olur?
Resesyon küçük olumlu tarafında ekonominin büyürken yaşayacağı bir sorun, büyük olumsuz tarafta ise ekonomik kriz öncesi bir adım olarak görülebilir. Özellikle uzun süreli devam edecek resesyon durumunda ekonomik düşüşe doğru gösterge olarak yorumlanmaktadır. Bu durumda resesyon olursa ne olur sorusuna şu yanıtlar verilebilir:
• Resesyon sırasında şirketler genellikle maliyetleri azaltmak için personel kesintilerine giderler. Bu durumda işsizlik oranı yükselir ve insanların iş bulma zorluğu artar.
• Tüketiciler genellikle belirsizlik dönemlerinde harcamalarını kısıtlarlar. İşsizlik arttıkça ve gelir kaynakları daraldıkça insanlar daha az harcama yaparlar bu da talebi azaltır ve şirketlerin satışlarını etkiler.
• Şirketler gelecekteki belirsizlik nedeniyle yatırımları erteleyebilir veya azaltabilir. Bu durum üretim kapasitesinin daralmasına ve ekonomik büyümeyi baltalamasına neden olabilir.
• Milli gelir genellikle resesyon dönemlerinde azalır. İşsizlik arttıkça ve şirketler karlılıklarını korumak için maliyetleri kısınca hane halkı geliri düşer.
• Resesyonlar genellikle finansal sektörde stres yaratır. Şirketlerin iflas riski artar, bankalar zarar edebilir ve kredi çekmek daha zor hale gelebilir.
• Ekonomik faaliyetlerin gerilemesiyle birlikte hükumetlerin vergi gelirleri azalabilir. Bu da hükumet bütçelerini etkiler ve daha fazla vergi artışı sağlayabilir.
Görüldüğü gibi resesyonun özellikle içinden çıkılamayacak bir duruma gelmesi halinde doğrudan günlük yaşama etkisi çok fazladır. Özellikle işsizliğin artması ile birlikte kişilerin alım güçleri de düştüğünden harcama yapamadıklarından diğer firmalar da bu durumdan etkilenir. Bu kapsamda da bir tür sarmal halinde hem firmalar hem de o firmaların çalışanları için yeni ekonomik sorunlar baş gösterir ve genel piyasa çöküş durumuna girebilir.
Resesyonda çeşitli yatırım araçların grafiği ve özellikle altın gibi değerli maddelerin nasıl etkileneceği sorusu da konuyla ilgili sık sorulan sorular arasındadır.
Resesyon halinde yerel para birimi önemli değer kaybı yaşayacağından yatırımcılar genelde altın başta olmak üzere başka kıymetli emtiaya yönelirler. Altın, global çapta değerli bir maden olduğundan resesyon dönemlerinde altına olan talep de artış gösterir. Resesyon döneminde yatırım bu kapsamda da başta kıymetli madenler olmak üzere yabancı para birimlerine de kayabilir.
Küresel Resesyon Nedir?
Her ne kadar resesyon gelişmekte olan ülkelerde daha sık görülen bir durum olsa da küresel çapta da resesyondan bahsetmek mümkündür. Küresel resesyon nedir sorusuna basit şekilde dünya genelindeki ekonomik durgunluk şeklinde yanıt vermek mümkündür.
Bu durumda küresel ekonomi genellikle birkaç çeyrek boyunca büyümek yerine daralma gösterir. Resesyonlar genellikle işsizlik oranlarında artış, tüketim düşüşü, şirketlerin karlılığının azalması gibi ekonomik göstergelerde negatif değişikliklere yol açar.
Küresel resesyonlar ülkeler arasında sıkı şekilde bağlı olan ekonomilerin birbirini etkilemesiyle daha da karmaşık hale gelir. Bir ülkedeki ekonomik daralma diğer ülkelerde talep düşüşüne ve ticaretin azalmasına yol açabilir. Bu da bir dizi zincirleme reaksiyona neden olarak küresel ekonomik büyümeyi olumsuz yönde etkiler.
Son olarak geçtiğimiz yıllarda tüm dünyayı etkileyen koronavirüs salgını yüzünden küresel çapta bir resesyon döneminden bahsetmek mümkün olmuştur. Ancak çoğu devletin aldığı önlemler sayesinde resesyon uzun bir döneme yayılmadan önlenebilmiştir.
Resesyon Sebepleri ve Sonuçları Nelerdir?
Resesyon şayet küresel çapta değil de ülke bazında ise bu durumun ortaya çıkmasında bir dizi etkenler söz konusudur. Resesyon sonuç ve sebepleri şu şekilde sıralanabilir:
- Tüketici harcamaları, yatırım ve ihracattaki azalma gibi faktörlerle talep miktarı azalır bu da üretim ve istihdamda gerilemeye neden olur.
- Banka iflasları, varlık balonlarının patlaması veya ödemeler dengesindeki sorunlar finansal sistemde çökmelere yol açarak ekonomik resesyona yol açabilir.
- Kredi akışındaki kesintiler veya kredi maliyetlerindeki artışlar, işletmelerin yatırım yapmasını engeller ve tüketici harcamalarını azaltır.
- Küresel ekonomik durum, politik gerginlikler, doğal afetler veya uluslararası ticaretteki anlaşmazlıklar gibi dış faktörler, bir ülkenin ekonomisini olumsuz etkileyebilir.
- Enerji, gıda veya diğer temel mal ve hizmetlerdeki ani ve aşırı fiyat artışları, tüketici harcamalarını azaltabilir ve üretim maliyetlerini yükselterek resesyonu tetikleyebilir.
Elbette bu durumların dışında ekonomik yönetim birimlerinin yanlış ekonomik politikaları, değişen ekonomik verileri anlayamamak gibi etmenler de söz konusudur.
Resesyon sonuçları neden kaynaklı olduğuna bağlı olarak da değişecektir. Ancak genel olarak alım gücünün düşmesi, ekonomik darboğaz ve kriz işaretçisi olarak yorumlanmalıdır.